Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte kırsal ve yarı kırsal bölgelerde doğa ile temas artmakta, bu durum kene kaynaklı hastalıkların yayılma riskini ciddi ölçüde yükseltmektedir.
Ankara Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ahmet Baydın, başta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) olmak üzere zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıklara karşı kamuoyunu uyararak, özellikle hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar ve doğada zaman geçiren bireyler için alınması gereken önlemlerin hayati önem taşıdığını vurguladı.
Türkiye’nin Riskli Coğrafyası ve Kene Kaynaklı Tehditler
Dünya genelinde bilinen yaklaşık 900 kene türünün önemli bir kısmına ev sahipliği yapan Türkiye, iklimsel ve coğrafi çeşitliliği nedeniyle kenelerin yılın büyük bölümünde aktif kalabildiği riskli bir coğrafyadır. Bu durum, halk sağlığını tehdit eden ciddi hastalıkların yayılması için elverişli bir ortam yaratmaktadır.
Keneler, başta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) olmak üzere Lyme, Tularemi, Babesiosis, Anaplazmoz ve Ehrlichiosis gibi birçok tehlikeli hastalığın taşıyıcısıdır. Özellikle Tokat, Sivas, Çorum, Yozgat, Erzincan ve Gümüşhane gibi iller, riskin en yoğun olduğu bölgeler arasında yer almaktadır.
Ankara Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ahmet Baydın, “Bu hastalıkların pek çoğu, enfekte hayvanlar veya bireylerle temas etmiş Ixodes ve Hyalomma gibi kene türleri tarafından taşınmaktadır. Kene vücuda tutunduğunda salgıladığı sıvılarla bu patojenleri konakçısına bulaştırabilir,” diyerek tehlikenin boyutuna dikkat çekti.
KKKA: Kimler Risk Altında ve Belirtileri Nelerdir?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, belirli gruplar için daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Endemik bölgelerde yaşayan veya bu bölgeleri ziyaret eden kişiler doğrudan risk altındadır. Bununla birlikte, tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçiler, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarla yakın temasta bulunanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, veteriner hekimler ve hayvan sağlığı personelleri de meslekleri gereği yüksek risk grubunda yer alır.
Hastalık, genellikle kene temasından sonraki 1-3 gün içinde aniden ortaya çıkan belirtilerle başlar. Ateş, üşüme, titreme, baş ağrısı ve yaygın kas ağrıları ilk ve en sık görülen şikayetlerdir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu bulgular artarak daha ciddi etkilerde görülmektedir. Kene ile temas sonrası belirtilerden herhangi biri görülürse, en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak tanı ve tedavi için hayati önem taşır.
Korunma ve Mücadele: Bireysel ve Toplumsal Sorumluluklar
Kene kaynaklı hastalıklardan korunmanın ilk adımı, riskli alanlarda kişisel tedbirler almaktır. Özellikle çalılık, uzun otlar, mera ve yayla gibi alanlarda bulunurken vücudu olabildiğince kapatan, pantolon paçalarının çorap içine sokulduğu ve açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesi, kenelerin fark edilmesini kolaylaştırır ve tutunmasını zorlaştırır. Doğa gezileri sonrası ve evcil hayvanların dış ortamdan her dönüşünde mutlaka vücut ve kıyafet kontrolü yapılmalıdır.
Vücuda bir kene tutunması durumunda paniğe kapılmadan doğru adımların izlenmesi hayati önem taşır. Birinci adım olarak en yakın sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda, keneye kesinlikle çıplak elle dokunulmamalı; bunun yerine ince uçlu bir cımbız veya penset ile deriye en yakın noktadan nazikçe ve dik bir şekilde çekilerek çıkarılmalıdır. Ardından bölge antiseptik bir solüsyonla temizlenmelidir. Çıkarılan kenenin, olası bir hastalık durumunda tür tespiti için bir kap içinde saklanarak laboratuvara gönderilmesi faydalı olabilir.
Hayvan Sağlığı, Halk Sağlığının Temelidir
Kenelerle mücadelede en kritik unsurlardan biri de hayvan sağlığının korunmasıdır. Ankara Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Ahmet Baydın, “Hayvanların kendi başlarına bu tehlikeden korunmaları mümkün değildir. Hayvan sahiplerinin, veteriner hekimlere danışarak dış parazit mücadelelerini düzenli aralıklarla yaptırmaları hem hayvan refahı hem de toplum sağlığı açısından kritik bir sorumluluktur,” diyerek konunun önemini belirtti. Hayvanların düzenli olarak ektoparaziter ilaçlarıyla korunması, hastalığın insanlara bulaşma zincirini kırmada en etkili yöntemdir.
Topluma Çağrı: “Tek Sağlık” Yaklaşımıyla Ortak Mücadele
Veteriner hekimler, sadece hayvan sağlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda zoonotik hastalıkların takibi, gıda güvenliği ve çevre sağlığı gibi alanlarda halk sağlığının “sessiz kahramanları” olarak görev yaparlar. Kenelere karşı verilen bu mücadele, insan, hayvan ve çevre sağlığının bir bütün olduğunu savunan ‘Tek Sağlık’ yaklaşımının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.
Bu bilinçle Ankara Veteriner Hekimleri Odası olarak; Tarım ve Orman Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na, yerel yönetimlere ve tüm vatandaşlara bir çağrıda bulunuyoruz. Kırsal bölgelerde veteriner hizmetlerinin daha erişilebilir hale getirilmesi, hayvanların ektoparaziter tedavilerine ulaşabilmesi için destek mekanizmalarının oluşturulması, meralarda bilgilendirme ve ilaçlama çalışmalarının artırılması ve zoonotik hastalıklarla mücadelenin veteriner hekim odalarıyla tam koordinasyon içinde yürütülmesi gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki, kenelerle mücadele bireysel bir çabadan öte, topyekûn bir sorumluluktur. Bu süreçte veteriner hekimler, hem hayvan hem de insan sağlığının korunmasında vazgeçilmez aktörlerdir.